Dinler
Japonya’daki egemen dinler şinto ve Budizm’dir. İlginç olansa çoğunlukla halkın her iki dinin de törenlerine katılmasıdır. Örneğin düğün törenleri genelde şinto dininin kurallarına göre yapılır. Cenazelerde ise genelde Budist törenler uygulanır. Şinto ülkenin yerli dinidir. Ormanlarda, dağlarda, denizlerde, kısacası doğada “kami” denilen ruhların yaşadığına inanılırdı. Doğa ile uyum içinde yaşayan eski topluluklar bu ruhları sayarlardı. Bu inanç Şinto dininin temelini oluşturur. Sonraları bu ruhlara atalar ve kahramanlar da eklendi.Bazı evlerde bu ruhlara yiyeceklerin sunulduğu “tanrı rafı” bulunur. Budizm ise Şinto’dan farklı olarak 6. yüzyılda, Çin ve Kore yoluyla Hindistan’dan ithal edilmiştir. İlk kez 16. yüzyılda Portekizli denizciler aracılığıyla gelen Hristiyanlık ise nüfusun küçük bir kısmınca benimsenmiştir.
Çay Töreni
“Çanoyu” adı verilen çay töreni 15. yüzyıla kadar geriye gider. Törenin esası, evsahibinin konuklarına çay hazırlaması gibi gündelik bir ihtiyaca dayanır. Çay ikramı zaman içinde törensel bir nitelik kazanmıştır. Evsahibi ve konuklar bu törenin ayrıntılı kurallarına büyük bir ciddiyetle uyarlar. Bu kurallar töreni olabildiğince sadeleştirir. Çay töreni başlı başına kurallar bütününden ibaret değildir. Bunun için bahçe düzenlemesinden çay odasının döşenmesine kadar birçok ön hazırlığın özenle önceden yapılmış olması gerekir. Çay törenine hazırlanmak, mimariden seramiğe, bahçecilikten tarihe, dinden güzel yazma sanatına kadar birçok alanda asgari bilgileri öğrenmek anlamına gelmektedir. Bu hazırlıklar çay töreninin mükemmelliği için şarttır. Bahçenin güzellikleri arasından çay odasına geçen konuklar, gördükleri güzellikler ve yaşadıkları sükunetle çay törenine hazırlanmaktadırlar. Çay töreninde ağırlıklı olarak Zen Budizmi’nin etkisi görülür. Tören ilk bakışta can sıkıcı bir oyun, gereksiz kurallar bütünü gibi gelebilir. Ancak amaç çay yapıp içmekten çok, doğaya karışmak, onun içinde kaybolmak, bu yolla ruhu aydınlatmaktır. Doğallığın yanısıra sükunet, sadelik estetik ve zarafetle örülü bir arınma sürecidir çay töreni… Hareketler son derece yavaştır, bu nedenle çay yapımı için gerekli eylemlerde olabildiğince tasarruflu olup, yapılması gereken hareketleri çok incelikle hesaplayıp, bunu zarafetle gerçekleştirmek gerekmektedir.Sonuçta ortaya çıkan uyum, ölçülülük ve güzellik izleyenlerin ruhunda ve zihinlerde kalıcı izler bırakacaktır.
Festivaller
Ülkenin en önemli festivali yeni yıl festivalidir (O-şogatsu). Festivalin yapıldığı 1-3 Ocak tarihleri, ailelerin, akrabaların biraraya geldiği, işyerlerinin tatil edildiği günlerdir. Kutlamanın başladığı 31 Aralık günü geceyarısı aileler uzun yaşamı sembolize eden hamur işi yiyip, dua etmek üzere tapınağa giderler. 1 Ocak sabahı bütün aile birarada özel bir kahvaltı yapılır. Çocuklara bahşiş verilir. Yeniyıl kartları da Japonlar için önemlidir. Önemli bir başka bayramsa “O-bon” bayramıdır. Ağustos ortasında yaşanan bu bayram sırasında, sevilen ruhların eve geri döndüğüne inanılır. Bu günlerde mezarlıklar temizlenir. Ruhlar ziyaret edeceği için aynı temizlik evlerde de yapılır. Ruhlar yolunu bulabilsinler diye yollara fenerler asılır. Nehirlere fenerler bırakılır. Mezarlara, ölenlerin sevdiği yemekler bırakılır ve “bon odori” denilen danslar yapılır. Havai fişek ve dans gösteriler düzenlenir. (İlkbahar’ın geldiği 21 Mart ve sonbaharın geldiği 23 Eylül’de de Budist gelenekler doğrultusunda akrabalarin mezarları ziyaret edilir.) Baharın gelişi Japonlar’da da festivalle kutlanır. Baharın geldiğine inanılan 3-4 Şubat tarihlerinde kötü ruhları kovmak için evlerin çevresine fasulye serpilir. Eski Japon takvimine göre baharın gelişi, yeni yılın başladığını gösterirdi. Setsubun anlamına gelen bir önceki günse geçen yılın son günü olarak yaşanırdı. Yıl içinde kutlanan bir başka etkinlik ise bebek festivalidir(Hinamatsuri). 3 Mart’ta başlayan festival çerçevesinde, evlerde kırmızıyla kaplı, basamaklı bir platform kurulur. Bu basamaklar güzel bebeklerle süslenir. Bu bebekler eski İmparatorluk sarayını sembolize eder. Kutlamalarda tatlı, beyaz sake içilir. Bu festivalin bir önemli özelliği kızlara özel olmasıdır. Buna karşın 5 Mayıs’ta kutlanan Çocuklar Günü (Kodomo-no-hi) ise erkek çocuklarına ayrılmıştır. Bu festivalde de bahçelere evdeki her erkek için gücü sembolize eden bir tane sazan balığını resmeden flamalar, kağıt şeritler asılır. Evlerin içinde de samuray bebekler ve armalar sergilenir, özel pirinç kekleri yenir. 7 Temmuz’da (bazı yörelerde 7 Ağustos’ta) kutlanan Yıldız Festivali ise (Tanabata) oldukça romantik bir inanışa dayanır.İnanışa göre, samanyolu yüzünden ayrı düşen iki yıldız (iki sevgili) her yıl 7 Temmuz gecesi biraraya gelme fırsatı bulurlar. Bu sevgililer Altair ve Vega yıldızlarıdır. Tanabata sırasında insanlar dileklerini renkli kağıt parçalarına yazarak, bambu dallarına iliştirirler. Japon festivallerinde çocukların yeri ayrıdır. Çocuk odaklı bir başka festival 15 Kasım’da kutlanır. Her yıl 15 Kasım günü, üç ve yedi yaşındaki kızlarla beş yaşındaki erkek çocuklar, bir tapınağa götürülerek, burada o çocukların sağlığı için dualar edilir. Festivale “yedi-beş-üç” anlamına gelen “şiçi-go-san” denir. “Tarım festivalleri” de görülmeye değer kutlamalar arasında yer alır. MÖ. 300 yıllarından bu yana yapılan sulu tarım, bu kutlamaların temelini oluşturur. Bunlar yarı dinsel kutlamalardır. Şinto geleneklerine göre ürünün bol olması için dua edilir. Bu törenler özellikle, yaygın biçimde üretimi yapılan pirinç ve çeltik tarlalarında gerçekleştirilir. Törenlerde davul, zil ve flüt çalınırken, beyaz kimonolı, kırmızı kuşaklı kızlar pirinç ekerler. Bu kutlamalar sırasında yapılan danslar Noh tiyatrosunun vazgeçilmez bölümleri halini almıştır. Aynı biçimde hasat zamanı da festivaller düzenlenerek, ilk ürünler tanrılara sunulur. Bu ulusal festivallerin yanısıra yıl boyunca onlarca yerel festival düzenlenir. Bunların en renkli, coşkulu olanları Kyoto’daki Gion festivali ile Nagasaki’deki Okunçi festivalidir.
Video Oyunları
Japonyo’da 7’den 70’e her yaştan insanın başlıca dinlenme-eğlenme araçlarından biri de video oyunlarıdır. İlk kez 1970’lerde Amerikan şirketlerince Japonya’ya getirilen bu oyunlar, kısa zamanda benimsendi. Önce evde televizyon cihazına takılarak oynandı. Yoğun ilgi üzerine taşınabilir oyunlar üretildi. Sonuçta, Japonlar evin dışında da, sokakta, otobüste, uçakta, trende, parklarda, bahçelerde, nerede beklerken ya da boş vakit bulduysa orada oynar oldular. Kimi zaman Formula-1 yarışlarında birinci gelmek için yarıştılar, kimi zaman dünyayı uzaylıların saldırılarından, işgallerinden kurtardılar, kimi zaman tetriste rekor üzerine rekor denemeleri yaptılar. Bu konularda yarışmalar düzenlendi, kulüpler oluştu. Video oyunları Japonların günlük yaşamına öylesine girdi ki, bir süre sonra günlük sorumluluklar yerine getirilmediği takdirde “ölen” (oynanmaz hale gelip, atılan) sanal çiçekler beslemeye, sanal bebek büyütmeye, sanal hayvan beslemeye başladılar.
Kıyafet
Uzun bir dışa kapalılık döneminin ardından 19. yüzyılın ikinci yarısında başlayan Batılılaşma çabaları, halkın kıyafetine de yansıdı. Bugünkü Batılı giyim tarzı, bu sürecin sonucudur. Ancak Japonlar Batılılaşma ile birlikte gelenekleri yaşatma, hatta geliştirme çabasını bir an olsun bırakmamışlardır. Bu çerçevede insanlar özel günlerde geleneksel kıyafet olan kimono giymeyi ihmal etmezler. Kimono vücudu saran ve belde geniş bir kuşakla (obi) bağlanan geleneksel ve dünyaca ünlü bir giysidir.Yeni yıl kutlamalarında, evlilik gibi özel günlerde, bayramlarda ya da mezuniyet günlerinde genç, yaşlı, kadın, erkek Japonlar çoğunlukla kimono giyer. Evlilik ve benzeri resmi törenlerde, damatla gelin siyah kimonolar giyerek sorguçlarını takarlar. Erkekler kimonolarının üzerine çok geniş paçalı pantolonlar (hakama) ve bol ceketler (haori) giyerler. İyi bir kimono çok pahalıdır. Japonlar kimonolarına gözleri gibi bakarlar. Kimonolar anneden kıza, babadan oğula aktarılarak giyilir. Kimonoyu ve obi’yi düzgün olarak takmak kolay değildir. Bunun için kadınlar özel ders alırlar. Kimono giyildiğinde normal ayakkabı ve çoraplar giyilmez. Ayakkabı yerine yüksek tahta nalınlar (geta) olabileceği gibi pamuklu ya da deriden yapılmış (zori) sandaletler giyilir. Kimono ile özel pamuklu çoraplar olan (tabi) giyilir. Bu çorapların en ayırd edici özelliği başparmak yerinin de örülmüş olmasıdır. Çorapta baş parmak ile diğer parmaklar arasında, sandalet bağının geçmesi için oyuk bulunur. Kimonoya benzeyen diğer bir giyecek ise yakuta’dır. Yakuta, pamuklu, basit, yazları festivallerde ya da evde bornoz gibi giyilen giyeceklerdir.
Ulusal günler | |
---|---|
1 Ocak | Yılbaşı |
15 Ocak | Yetişkinler Günü |
11 Şubat | Kuruluş Yıldönümü |
20-21 Mart | İlkbahar Günü |
29 Nisan | Doğa Günü |
3 Mayıs | Anayasa Günü |
5 Mayıs | Çocuklar Günü |
15 Eylül | Yaşlılara Saygı Günü |
23-24 Eylül | Sonbahar Günü |
10 Ekim | Sağlık ve Spor Günü |
3 Kasım | Kültür Günü |
23 Kasım | İşçi Şükran Günü |
23 Aralık | İmparator’un doğum günü |
3 ve 5 Mayıs tarihleri hafta içine rastlarsa arada kalan 4 Mayıs günü de tatil edilir.